29 Eylül 2016 Perşembe

Sonuçta ben hamileyim..



Giyecek şey bulamadım!
Hamile olduğumu duyar duymaz hemen bebek kıyafetleri bakmaya başladım. Bilseydim hamile kıyafetleri bakardım, bildiğin kıyafetsiz kaldım ! Önce likralı pantolonlarımı giydim, karnım büyüdükçe önü kapanmamaya başladı, bende düğmesizleri tercih ettim. Hele elbise hak getire zaten evdekiler zinhar olmuyordu bir tek adam akıllı modelleri internette "asos maternity dress" diye bir sitede bulabildim. Ama günlük kıyafet içim dımdızlak kalmıştım. Önünden bebek çıkan tişörtleri oldukça demode buluyor, "yok mu benim gibi hamileler toplanıp markalara grev yapalım" dememek için kendimi zor tutuyordum. Allahtan Lcw ve Defacto hamilelerinde bu evrende yaşadığını unutmamış bol bol lastikli bel pantolon üretmişlerdi. :) Sevgiler hem fakirin hem hamilenin dostu olan LCW ..


Sonuçta ben hamileyim ...


Daimi olarak 65-70 kilo olan bir kızdım, hatta bu 60 olduğum an zarganagillerden oluyordum. Bu yüzden "ben fazla kilo almam" diyerek hem okulda yiyordum hem eve gelince hemde Burak gelince. Yani kısacası her gelme de bişiler yiyordum:)Nihayetinde ben hamileydim, bundan daha çok her kapıyı açan bi cümlede görmedim. Mesela " "Hayatım ya kazandibi geldi aklıma birden ya" yada "hayatım iş yapamıcam" hepsinin sonuna napıyım sonuçta ben hamileyim" oluyor. Kullanın bak her çaresiz boşluğu dolduruyor:)

Artık Önce anne Sonra Kadınım..

32. haftaya kadar "ayy valla bak hiç belli olmuyo" diyen kişilere güvenerek birde akşamları mutlaka yediğim tatlılar eklendi. 35. haftada birden bir ağırlık yaşadım, doktora gittiğimde Düzgün Bey "yani biraz abartıyosun galiba, çok yeme.." dedi ama bi yandan da "bebek doğsa doğsa 3 kilo doğar" diyordu... Zaten adamın her dediği çıkıyor, 3 kişinin doğumuna şahitlik ettim, 13. haftada cinsiyet söyler, son hafta bebeğin kime benzediğini o kadar diyim .. Neyse ben o annelik dürtüsünün kanıma pompaladığı hormonlar sayesinde "hayır ne 3 kilosu doktor bilemez ben anayım" diyerek dinlemedim ve fiilen yedim.
Farkettim ki şaka maka kadınlık libidom bitmiş, annelik başlamış. İçimden "Daha 3 haftam var,daha çok yemeliyim" diye diye 94 kiloya ulaştım. Ve ameliyata girerken ben gördüğünüz gibi 9. olarak yeni bir gezegenim. 

Düzgün bey " ben sana demiştim gibi gülmemiş mi ?


Nur topu gibi selülitlerim oldu..
Şimdi diyeceksiniz ki "ee peki değdi mi gezegen olmaya?" Malesef değmedi çünkü Nefes Düzgün bey'in dediği gibi 2.950 doğdu. Yani üzerinize afiyet ben bilhassa kendime yemişim. Bunun sonucunda nur topları gibi selülitlerim oldu .


Doğumdan sonra hayata tutunmaya çalışan eve gelince 2.700 e düşen bir can ile uğraştığın için pek tabiki kendini görmüyorsun,ama arada bir aynanın önünden geçerken "ne geçti ordan?" dediğim oldu. Yani artık sadece yavrusu kopmuş bir gezegendim. Kilonun önemli olmadığını düşünüp yoğun akışa kendimi bıraktım. Bu süreçte süt yapması için günde 10 bardak su içtiğim oldu. Eğer bigün haber alamazsanız sudan zehirlenmiştir dersiniz. Su hayat gerçekten, o kararan cildim akladı, selülitlerim yok oldu, saçlarım parladı, bağırsak sorunlarım bitti, dinçleştim. Bence işin sırrı  ucuz ve kolay erişebilir su.. Bununla birlikte Nefesi ayağımda sallamak yerinde, dolaşarak ve kolumla kaldırıp indirerek uyuttum, buda sıkılaşmama sebep oldu. Nefesin yemesi gerekenleri okurken farkettim ki sebzelerde müthiş vitaminler var, buhar makinasında sebze yapıp bende kızıma eşlik etmeye başladım. Çünkü gelecekte "ben hamburger yerken sen pırasa yiyeceksin Nefescim" diyemeyecektim. Bunun dışında dışarıya bebek arabasıyla sık sık çıkıp yürüdüm.

Emzirmek diyorum nokta koyuyorum.
Sonuç olarak yine bir şehir efsanesi olan "Normal doğumda tüm kilolar gidiyormuş kız !" inancının ne kadarda zattirik bir iddia olduğunu anlamış olduk çünkü sezeryan yapan biri olarak bende şuan eski kilomdayım..
 En önemlisi emzirdim. Emzirmek 2 saat spor yapmak ile eşit kalori yaktırıyor. Yani hem emzirdiğimi hemde evde dolaştığımızı düşünürseniz 6 ayda 15 kilonun gitmesi normal diyebiliriz. İlk 10 kiloyu içeren uterus, plesenta ve genişleyen kan hacmi kilosunu doğumdan sonra zaten veriyorsunuz.

Aha buda fit Çağla.. :))


Şimdilik anlatacaklarım bu kadar, umarım sizlerde gönlünüzdeki ideal olan kiloya ulaşırsınız..ups Nefes uyandı. :)
Sevgileeer

19 Eylül 2016 Pazartesi

Ek gıdaya ek bilgiler


6 ay değil 2 yıl anne sütünü desteklemek adına azalan sütümün salgılanmasıve yağlanması için günde 1 kez mama verdim.

Takip edenler bilir; Nefesi, tüm sütü fazlalaştırma metotlarını kullanarak
5. Aya kadar tüm yaz terleye terleye emzirerek anne sütü verdim yani hatta
o "aldı" desek bence daha doğru olur çünkü 5. Ayın ortasında algı
açılmasıyla "ne memesi be büyüdüm ben zinhar içmem" edasıyla memeyi
reddetmeye başladı ve kilo kaybetti. Bu kez ayakta yürüyerek emzirmeye
başladım sonra bunuda kabul etmeyerek beni dımdızlak "6 ay anne sütüüğ
şarrtt" mottomla ortada bıraktı. Düşündüm araştırdım zaten 5 ay anne sütü
vermiş bir anne olarak, bağırsak florasının yeterince geliştiğinin yani
örneğin 
bağırsağa yerleşen ve zararlı bakterileri uzaklaştıran yararlı laktik asit
kültürlerinin gelişimine, gerekli destek verdiğim sürecin sonuna geldiğimin
bilincine vardım. Bu sebeple sık emip yağlanamayan sütümle kilo kaybeden
Nefes'ime, daha fazla ANNE SÜTÜ! baskısı yapmadan Golden Goat formül mamada
vermeye çalıştım ki; azalan sütüm o beslenirken dolsun ve sütüm yağlansın.
Bu esnada "Aptamil Muhallebi" veren İtalyan doktorumu da dinlememiş
bulundum. Bana göre bu bebeğimin sindirim sistemini birden bire zorlardı.
Birde sütümü artık sagmaya başladım çünkü etrafı doyasıya izlemek istediği
için hala bilinci kapanmadan emmiyor sıpacan. Yani sonuç olarak günde 1
kere Golden Goat kalan 4 öğünde de anne sütü sağıyorum. Buna Nefes ve
ihtiyaçları karar veriyor. Kendi ihtiyacını en iyi o bilir değil mi? Biz
sadece uygun olanı önüne koyuyoruz ama tercih edip etmemek onun hakkı diye
düşünüyorum. Emmek istemiyorsa ağlatıp tercihine saygı duymamış olmak bana
göre değil :)

İnek sütü bebek için ağır!



Bu sırada yoğurt mayalama denemelerine başladım ve bu süreçte inek
sütünden mayalanan yogurdun keçi sütü kadar saglıklı olmadığını farkettim.Çok
kısaca  söylemek  istersek inek  sütünün  besin değeri  bebek  için
yetersiz,  bazı  açılardan  da  bebeği yoracak  kadar fazladır. Bunları
biraz  açarsak İnek sütünün yüksek protein ve sodyum-potasyum-klor gibi
mineral içeriği, bebeğin henüz olgunlaşmamış böbreklerine aşırı yük
bindirir. Bu yüzden mayalama işleminde keçi sütü kullanıyorum.

 Ayrıca tabloyu incelerseniz, kolesterol açısından anne sütüne en yakın ve C
vitamini açısından da anne sütüne eşit süt yine keçi sütü. Tüm bunlara ek
olarak keçi sütü, sodyum ve kalsiyum bakımından anne sütüne oranla oldukça
zengin. Kısacası bebeğini kendi sütüyle besleyemeyen ve doğal bir ikame
arayan anneler, bebeklerine keçi sütü vermeleri durumunda hem onları yeteri
kadar besleyebilir hem de bebek gelişiminde çok önemli olan sodyum ve
kalsiyum ihtiyaçlarını da giderbilir. Sindirim rahatsızlığı, ülser gibi
hastalıkları olanlar için de keçi sütü birebir..

Blw'nin besin sıralamasını takip edin!

Gelelim besinlere; bebeğin bağırsağını yormayan ve alerji sicili temiz bir
kaç sebze ile başlayacağım.(havuç-tatlı patates-bal kabağı-brokoli gibi)
Alerji tatbikatı içinde her besini 3 gün vereceğim. Bunun sebebi de bir
alerji varsa 72 saate kendini vucutta gösterecek olması.

Arkasından yine alerji sicili temiz olan avokado-elma-armut- gibi meyveleri
vereceğim.



Aramızda kaşık tutmayı öğrenemeyen yok değil mi?


Aslında blw grubunun benimsediği "izin verirsen kendisi yiyebilir" mottolu
düşüncesi insanı bebeği kendi kendine yerken hayal edince bir hoş etmiyor
değil. Ancak ben yine de 6. Ay için emniyetli bulmuyorum. Belki 7. Ayda
başlayabiliriz. "Nasıl başlarsa öyle gider" denir ama bence 6 aylık bir
bebeğin hafızası bu alışkanlığı biyolojik saatle gelen uyku alışkanlığı
gibi hemen benimsemiyor. Bu yüzden 7.8. ayda uygun.

Benim için , annenin kendini hazır hissetmesi, tereddütlerinin olmaması çok
önemli. Nihayetinde mutlu anne mutlu bebektir. Öğürme refleksi önde olduğu
için öğürdüğünde diğer uygulayan anneler gibi rahat olamayacaksam, varsın
ben hazır hissedince öğrensin, sonuç olarak aramızda yemeyi öğrenemeyen yok
değil mi? Ayrıca patatesi havucu brokoliyi ilerde eliyle değilde kaşıkla
yiyecek. Keşfedilmesi gerekenlerin meyveyi elimizle yediğimiz için
"meyveler"grubu olduğuna inanıyorum. Keşif ve becerilerle ilgili ilerde
dikiş nakış öğretmeyi planlıyorum mesela. Ama yinede blw yi herseyiyle
uygulayan annelere, bebekleri için bu kadar ugraştıkları için saygılarımı
sunuyor ve sevgilerimi gönderiyorum.



Avent mama yapıcı tercih edeceğim!

Anneler bu süreçte 1 sene boyunca buhar yöntemini kullanmak durumunda
kalıyor. Bu sebeple ya ocak suda kaynatıyorsunuz, ki eger su fazlaysa tüm
vitamin suda kalıyor, yada tencereye su koyup(su içme suyu olacak) üstüne
tel süzgeç koyup tencere kapagını kapatıp onun içinde besininizi
buharlaştırıyorsunuz. Ben bence elimi çok yakarım o uykusuzlukla :)) bu
yüzden en hızlı ve pratik buharlaşma blenderı aynı haznede barındıran avent
mama yapıcı tercih edeceğim. Siz benim gibi olmuyorsanız tel süzgeç şahane
bi çözüm olacaktır.. İnşallah şifa olur yavrularımıza..

Sevgiler

Nefesin annikosundan🎈

14 Eylül 2016 Çarşamba

Ataklı değil Atarlı Bebek!


Büyükler bizden bahsederken "şimdikiler bilmez" diye bi giriş yaparlar ya hani, şimdi anlatacağım şey için "geçmiştekiler bilmez" diye bir giriş yapmam gerekiyor,çünkü gerçekten bilmiyorlar :)
Bebekler huzursuzlanınca "huy değiştirdi" gibi bir şehir efsanesi var, halbuki onun öyle "kıskançlık,pasaklılık" gibi huyları henüz oluşmadı. Peki ne oluyo bu evlat tatlılarına da hayat bu kadar zorlaşıyor? 

Büyüme atakları..


Büyüme atakları ; yani bebeğin sonunda temel bir davranış yada beceri elde ettiği ancak yaşarken çoğunlukla anneyi deli ettiği o şimşekli günler.

Peki neler yaşanıyor bu çılgın günlerde, hemen anlatalım.
Nefes 3 aylıkken "Bu çocuğa bişeyler oluyor" diyip yabancı bir siteden nörolojik gelişimleri okurken atak konusunu gördüm. Ataklı bebeklerin daha çok kucak istemesinden,mızmızlanmasından,emmemesinden,sürekli mutsuz olmasından,ve uyumamasından bahsediyordu. Aha dedim bizim balkabağı büyümüşte ataklar yaşıyomuş.Hatta büyümeye çalışıyormuş desek daha doğru olacak :(
Aklımdaki soru bu hallerin sonunda geçip geçmeyeceğiydi.Geçmezse "huyu değişti" diyen büyüklerimiz haklı çıkacaktı. Neyseki en fazla 10 gün anneyi yerlerde süründürüyor ve sonra bebek eski haline bir beceri ile dönüyor, şükrettik. 
Bazı bebekler bu dönemi uyumayla geçirirken bazıları Nefes gibi fazla farkında olurmuş ve "bişeyler oluyo len bana,yuvarlanabiliyorum bu nasıl oldu ki şimdi?" diyerek ağlayabiliyormuş. 
Bu arada bir dip not; şuanda da atak haftasındayız, iyiki kamerada konuşma zorunluluğu falan yok, çirkinlik ve bakımsızlıktan hapis cezası alabilirim çünkü şuan:)
 Her neyse, bizim kıza güvenerek dün gece arkadaşlarla dışarı çıktık.İnşallah uyanmaz diye dualar ediyoruz tabi.Bazen gözünü açar gibi oluyor,Burak'la ikimiz "hayır sana bakmadım" der gibi, aynı anda başka yerlere bakıyoruz.Bebeğiyle göz göze gelmekten korkan bir anne baba düşünün :))
Gözü uzun süre açık kaldıysa ben "tişşş tiişşşş-nanaaaa-bak bir masal kızı varmış ormandaaa" şekliyle tüm bildiklerimi mixleyip çocuğun zaten %25 gelişen aklını biraz daha karıştırıyorum. Ancak güncellenen bir ata sözü var artık "Su uyur Nefes uyumaz"

Gözler bi 15 dakika sonra artık full açık, bu gerçeği kabul etmeliyiz uyanıyor ve az sonra survivor "rahatça oturma ödüllü oyun" başlıyor.
 Yaşamayan der ki "ulan çocuk uyandı be, siz nasıl insansınız!" heheeeeey gidinde o geceyi bi Manzara Cafe'ye sorun.. 

Neyse balkabağı etraftaki ilgiyi aldı, bekledi, cilveleşti, "ay ne tatlı çocuk" söylemini de duydu.tamam dedi yeter, şimdi madalyonu çevirelim sevgili büyükler,Atak time başlasın ! sonsuz kucak isteği, kucaktayken de sonsuz uyuma isteği, uyuturken de sonsuz uyumaktan vazgeçiş. 
Yani kısaca anneyi delirtme sanatı nedir'in cevabı olan davranışlar.

Bir anne neden bu kadar üzülür biliyor musunuz, o konuşamayan yavrusunun derdine derman olamayıp misyonunu yerine getiremediğini hissettiği için..
He cafe'de de her insan gibi oturmak ister çünkü bilir ki ona mutluluk lazım.O mutlulukla bebeğini de güldürebilen eğlendirebilen hayatı seven bir anne olabilir ancak.
Her anne bir insandır nihayetinde değil mi ?

'Eşimle doğaçlama nöbetçi olarak görev belirledik. Ben kalkıp gezdiriyorum ben tükenip kollarımda bebekle bitkin bakışlarla gelince o gezdiriyor, derken ikimizde aynı anda masada olamıyoruz tabi, o yüzden arkadaşların kafada ambele oldu tabi,ne mevzu konuştuğumuzu bi ara yakalamaya çalıştım :)

 En son bi gelin odası bulduk, ve evet gelinden daha çok kullandım o odayı. Bi ara alıştım iyice gir çık'a, içeri bi çalışan girmiş yatmış,şak içeri girdim sonra kendime dedim "burası senin evin salonu değil sakin şampiyon" geri çıktım. 
Tamam dedim tek yöntem var, alabildiğine yürüyeceğim.Nefes volume'u yükseltti. Konuşabilse "eve gidelim" diye ağlayarak eminim.
Öncelikli olarak o dışarıya alışsın diye çıkıyoruz zaten. Asla dönüş yok. Evet tempo başlayalım .. Arkadan spor şarkım çalıyor tabi. Eye of the tigerrrr... başladım voltaya. Başka çarem yok öyle bi kafaya girmek zorundayım. Böyle böyle verdim ben 15 kilo,aferin yürümek iyi bişey bence diye diye yürüyorum..Çok hızlı adımlarla otoparkta gidip geliyorum. Çokta ciddiyim tabi, görev büyük.
Şöyle bi oturup kahve içen insanların gözünden bir an dönüpte  kendime bi baktımda uuuu dedim delirmişmiyim acaba, kendime sabır diledim,zaten fazla da o taraflara bakamadımtahmin edersiniz :))
Neyse saat 00:00 sularında yoğun çabalarım dahilinde uyumuş bulundu.Parti yapsam yeridir de yapmiyim uyanırr :)
Az öncede 2. günü atlattık uyudu şükür. Ama gel gör bana sor.. Yada boşver yahu hiç gelip görme. :)

Sevgiler
14.09.2016 
uyandın bu arada kızım başa saralım :)

2 Eylül 2016 Cuma

Kim kimi büyüttü ben anlamadım ...



Tek çocuk olarak benliği yüksek yetiştilmiş bir kızdım ve büyüdüğümde de tek sorumluluğum çalışmak oldu. (onuda bi zahmet yapmalıydım tabi :)

Düşünüyorum da her istediğim yapılmış aslında. Hani norm olarak mahalleyi baz alırız ya,arkadaşlarımın bir bebeği varken ben mahallede bi çuval bebeği bi oraya bi buraya taşır yerlere dökerdim. (sonra çalındı,eee taşırsan ortalarda) 
Sonra evlendim, artık değişirim dedim.  Kendimden mutlaka vazgeçerim.  Aslında biraz geçtim de çok değil (şair burada eşine “kızma hayatım elbette değiştim” diyor )
Neyse, bir bebek aşkı vardı ama “nasıl olacak bu işler, hep ona kıyafet almak gerekecek,hep onla ilgilenmek gerekecek, artık sinemaya gitmeyecek miyiz, peki Zara’da ben kabindeyken bebeği nereye koyacağım, tatile gittiğimizde anneme mi bırakcaz?” diye düşünmekten 3 sene ertelemiş olduk eşimle.
Hele onun sorularını buraya yazmıyorum hiç, bigün planları yaş yaş anlatırken 40 yaşın müsait olduğunu söyledi ve bu konu 2 sene daha kapandı :)
Sonra bir aydınlanma yaşadık ve nedense istemeye başladık. Birimizden biri cayar diye de pek dillendirmedik. (yani ben öyle yaptım hayatım :D)

Sonra baktım bişeyler ters gidiyor test aldım ve anam ! 2 çizgide kırmızı.. ikiside mi kırmızı olacaktı, acaba yanlış mı, ben mi yanlış anladım paniğiyle eşimi aradım , a-aaa dedi ki “yanlıştır o yeaa!” hayda dedim ki ben beta testine gidiyorum.
Gittim hastaneye,gidene kadar yukarda o sorduğum sorular kafamda münazara yapıyor.  Bende sadece dinliyorum. Dedim dur bakalım Beta kaç.. Eve gittim sonuçlar için aradım. Beklediğim değer; 20 ile 7300 arası iken telefondaki ses “30.300” dedi. Dedim heralde okuyamadı, “nasıl yani bir daha söylermisiniz” dedim. “30.300” dedi. Dedim “nasıl olur 4 haftadan önce olamaz bu bebek”. “O halde çoğul gebeliktir”dedi.
Hayatımda bu kadar tepkisiz kaldığımı hatırlamıyorum. Beynimdeki münazara sona erdi. Katılımcılar ayağa kalkıp evlerine gittiler. Ben hala sahneye bakıyorum. Sahne bomboş ama arkadan gürültüler geliyor.  İNGAAAA X3 Yavaştan beynim ayıldı dedim ki belki 3üz değil ikizdir üzülme..  A-aaa kendimi nasıl sakinleştirmişim yazııkk :)
Bu esnada Burak’ı hala arayamıyorum tabi, bianda Yay burcunun verdiği güce dayanarak ya ona göre samimi bana göre ağlak bi cümle söylerse diye acaba ne şekilde söylesem diye düşünüyorum.
“Burak! Çoğul gebelikmiş.. Düşünsene bi taşta 2 kuş !
Yok.
“Hayatım inanmayacaksın ama bi düzine çocuğumuz olacak”
Yoook.
“Burak, bundan sonra çok çok çalışacak ve evde artık hiç kafanı dinleyemeyecek ve gezemeyeceksin, GELİYOLAR BURAAAKK!
Evet. İçimden gelen buydu.
Ama ben nolur nolmaz şöyle dedim.
“hayatım bu telefondaki kadın matematik bilmiyo heralde saçma bi rakam okudu bi gidip görelim evrağı”
Hastaneye gittik ve amanın ne duyayım meğer 3300 müş ! Yani tek çocuk !Sadece biiirr … ohh beee..
Dolasıyla birden korkum yok oldu. Bu tam olarak Rabbin bana “o kadarda korkma neler var neler ” deme şekliydi.
Hamileyken bu umarsız ve çılgın halimle nasıl baş edeceğimi düşündüm durdum. Benle birlikte de gördüğüm kadarıyla etrafımdaki herkes düşünmüş ki “Ay Çağla şahane anne oldun şaşkınım” diyenler çok.. Bende içimden “elbette Anne zaten şahanedir?!” diye düşünüyordum. Geçenlerde neden onların böyle düşündüklerini düşünüyorken bende onlar gibi düşünmeye başladım.

Şu geçtiğimiz 5 ayda, ben Nefes’i büyütmüşüm ama daha çok o beni büyütmüş. Benliğimi bölüşmüş işte şimdi tamda olması gerektiği kadar ben olmuşum. Ruhum bi kaç pencereyi daha açmışta, ufku daha net görüyormuş gibi.. Beni büyüttüğün için teşekkür ederim kızım.. Ne tatil ne kıyafet ne sinema.. benim tatilimde sinemamda kollarıma giyindiğim kıyafetimde sensin..

Ama çokta büyütme e mi evladım :D
Sevgiler